Sınav Kaygısı Yaşayan Çocuğunuza Nasıl Yardım Edebilirsiniz?
- Cesi Saduk
- 1 Ara 2019
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 9 Nis 2020
Korkunun benzeri bir duygu olan kaygıyı yaşamamış insan yoktur. Tek farkı, korkuda olduğu gibi ortada gözle görülebilir bir neden yoktur. Her şey, kişinin düşüncesindedir.
Kaygı, insanoğluna ait bir duygudur, ortadan kaldırılması mümkün değildir; ama yönetilebilir. Daha da önemlisi, ondan faydalanılabilir. Araştırmalar, insanın potansiyelini ortaya koymasına sadece yüksek düzeyde kaygının değil, kaygısızlığın da engel olduğunu göstermektedir. Ortalama düzeydeki kaygı, kişinin karar almasında, istek duymasında, performansını yükseltmesinde ve verimli çalışmasında önemli rol oynar.

Sınav kaygısı duyan çocuk, kalp çarpıntısından, mide ağrısından şikȃyet edebilir. Sınav öncesi veya esnasında terleme veya üşüme gelebilir. Zihinsel yorgunluk hissedebilir, odaklanma sorunu yaşayabilir. Kaygı, olumsuz düşünceleri besler; bu düşünceler de huzursuzluk, ümitsizlik, mutsuzluk gibi duyguları getirir. Çocuk bu duyguların yükünden kurtulmak için, “kaçma” davranışı gösterir. “Kaçan” çocuk, çalışmayı bırakır ya da gevşetir; verimsiz çalışmaya başlar. Çalışma programının gerisinde kalınca da, kaygısı daha da artar. Ve çocuk kaygı döngüsüne girer.
Peki, bu durumda anne baba olarak ne yapabilirsiniz?
Beyin ve beden birbiriyle bağlantılı sistemlerdir. İnsan ne düşünürse, öyle hisseder ve öyle davranır. Sınav hakkındaki tüm olumsuz düşüncelerini, olumlu düşünceler haline getirmesine destek verin. “Sınavda yanlış yapacağım.” gibi bir düşünceyi; örneğin, “Sınavda çok dikkatliyim, hiçbir ayrıntı gözümden kaçmıyor.” düşüncesi ile değiştirmesine yardım edebilirsiniz.
İyi yaptığı bir şeyleri, başarılarını hatırlatın. Bunların mutlaka spor, sanat, müzik, vb. bir alanda olması da gerekmez. Örneğin, bir sokak hayvanı için yaptığı yardım, vb. olaylar olabilir. Orada ne düşünüyordu, ne hissediyordu ve nasıl davranmıştı?
“Heyecanlanacak ne var? Çok çalıştın, zaten yaparsın.” gibi söylemleriniz çocuğunuzun kaygısını azaltmak yerine, onu sinirlendirir.
"Rahat ol, korkacak ne var.” gibi ifadelerle çocuğunuza nasıl hissetmesi gerektiğini söylemeyin. Kaygısını yersiz, gereksiz veya anlamsız bulmayın. Kaygısını eleştirmeyin. Onu anlamaya çalışın ve dile getirdiklerinizin, onu anladığınıza dair ifadeler olmasına özen gösterin.
Son olarak, desteğinizin yeterli gelmediği, çocuğunuzun kaygısını yeterince iyi yönetemediği durumda, bir uzmana başvurabilirsiniz. Unutmayın, bir uzmana başvurmak da bir tür kaygı yönetimi yöntemidir.
Kaynaklar:
Prof. Dr. M. Hakan Türkçapar, Fark Et, Düşün, Hisset, Yaşa
Dr. Nilgün Peker, Ana-Baba Okulu
コメント